Pazar, Mayıs 5

BİR ÇAĞ ANCAK GÖNÜLLER FETHİYLE AÇILIR!

0

Dile kolay bundan tam 566. Yıl önce, 29 Mayıs 1453’te, Konstantinapol’ü “İslambol” yani İslam şehri yapmayı ahdetmiş II. Mehmet, çocukluğundan beri hep bu büyük fethin provasını yapmıştı.

Tarih boyunca sayısız kere kuşatılan İstanbul’u fethetmek için o kadar çok neden vardı ki… II. Mehmed için ilk ve en önemli sebep ise, Peygamber Efendimizin “Kostantiniyye elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” hadisi şerifine mazhar olmaktı.

550 kilogram ağırlığında toplar, 400 parçalık dev donanma

II.Mehmed, beyaz atının üzerinde İstanbul’un surları önüne geldiğinde henüz 21 yaşında genç bir delikanlıydı. Tahta çıktığı andan itibaren en büyük tutkusu İstanbul’u İslam topraklarına katıp mahzunluğuna son vermek isteyen genç padişah; fethin her bir ayrıntısını tek tek ve bütün inceliğiyle düşünüyordu.

II.Mehmed, fetih için “Bismillah” dediğinde, karadan ve denizden yapılan hazırlıklar tam bir yıl sürecekti. İstanbul’un kilidini açmak, Bizans’ın o güçlü surlarını aşmaya bağlıydı ve dahi Sultan bunu çok iyi biliyordu. Ünlü topçu Urban’ın döktüğü topların tek güllesi tam 550 kilogram civarındaydı.  Bu devasa toplarla surlar dövülecekti. Hazırlanan hem çok büyük hem de hareket ettirebilen merdivenlerle de İstanbul’un aşılmaz denen surlarını aşılacaktı.

400 parçalık dev donanma o güne kadar görülmemiş bir ihtişamla boğazda adeta “denizin hakimi benim” diyordu. Koca Haliç’in, Bizanslılar tarafından zincirle kapatılması bile dahi sultanın önünde bir engel olamazdı! “Gemiler denizden gidemiyorsa karadan da pekala gidebilir” diyen İstanbul Sevdalısı Sultan; gemileri karadan yürütmek için tüm mühendislik harikalarını kullandı.

II. Mehmet atını denize sürdü

Ve hazırlıklar sonra erdi. Topların namlularının ucu artık İstanbul surlarına çevrilmişti. II. Mehmed, veziri Veli Mahmud Paşa’yı İmparator Konstantin’e gönderdi, şehrin teslim edilmesini istedi. Ancak Konstantin bunu kabul etmedi. Böylece 12 Nisan 1453 günü ilk topçu ateşi başladı. Top atışları o kadar çok güçlüydü ki ortaya çıkan ses, Bizanslıların moralini bozmaya yetiyordu. Bizans’ın imdat çığlıklarına Cenevizliler yetişti.

20 Nisan’da bir Bizans ve üç Ceneviz kalyonundan oluşan yardım filosu İstanbul’a yaklaştı. Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey, 18 gemiyle yardım filosunu engellemek istedi, ne yaptıysa başarılı olamadı. Çarpışmayı bir tepeden izleyen ve Osmanlı donanması ağır kayıplar verdiğini gören II. Mehmed, o kadar çok sinirlendi ki atını denize sürdü.

72 gemi karadan yürütüldü

Bu iş artık çok uzamıştı. Donanmanın Galata surları önünden kızaklarla kaydırılarak Haliç’e indirilmesini emreden ve “Ya İstanbul beni alacak ya ben İstanbul’u!” diyen II. Mehmed, Haliç surlarını ve donanmayı vurmak için Galata civarındaki hakim tepelere toplar yerleştirildi.

Gemilerin geçeceği mesafe 2 ila 4 kilometreydi, güzergah ise ormanlıktı. Askerler gemileri yürütmek için ağaçları kesip, gemilere yer açtılar; sonra da zeytinyağıyla kayganlaştırılan ağaçları yere sabitlediler.

Tüm bu büyük işler o kadar gizlilikle yapılıyordu ki;  sabah olduğunda Osmanlı donanmasının 72 gemisi Haliç’te gören Bizanslıların resmen ağzı açık kalmıştı.

Tüm hırslarıyla Osmanlı donanmasına saldırdılar ancak buradan da umduklarını bulamadılar. Osmanlı donanması her saldırıyı ustaca savuşturmayı başarmıştı.

Galata’da mevzilenen topçular, Haliç’teki gemilerle birlikte surları vurmaya başladı. Bizanslılar da bu ateşe karşılık verdi.  Ancak Türkleri Grejuva Ateşi (Rum Ateşi) diye bilinen bu ateş bile durduramamıştı. Bu ateşin en büyük özelliği su dökülünce ateşin daha da alevlenmesiydi. Bizans’ın attığı Grejuva Ateşi kendine dönmüş ve onu tarihin en derin sayfalarında yakıp atmıştı.

“Orayı kazacağız, Eyüp Sultan orada olmalıdır.”

Fetih sırasında muhteşem bir olay daha olmuştu. Peygamber Efendimiz’in sahabesinden olan Eyüp Sultan’ın mezarı İstanbul’un fethi sırasında Fatih Sultan Mehmed’in hocası Akşemseddin tarafından gün yüzüne çıkarılmıştı.

II. Mehmed Eyüp Sultan’ın kabrini bulmayı çok istiyordu. Hatta bir akşam otağında Akşemseddin’le sohbet ederken, hocasına bu isteğini dile getirdi.  Akşemseddin, fethin yaklaştığı günlerde padişaha müjdeyi verdi:

“Şu karşı yakadaki tepenin eteğinde bir nur görüyorum. Orayı kazacağız, Eyüp Sultan orada olmalıdır.”

Akşemseddin’in tarif ettiği yer kazılmaya başlanınca gerçekten de Eyüp Sultan’ın kabrinin orada olduğu görüldü. Padişah II. Mehmed, bunun üzerine Eyüp Sultan’ın kabrinin bulunduğu yere türbe ve cami yaptırdı.

Kuşatma 53 gün sürdü

53 gün süren tarihi kuşatmanın ardından II. Mehmed, vezirleri ve komutanları eşliğinde Romanos Kapısı’ndan (Topkapı) İstanbul’a girdi. Daha bıyığı yeni terlemeye başlamış bu genç denlikanlının İstanbul’u fethettiğine hiç kimse inanamıyordu. Yanında duran hocası ak saçlı Akşemseddin’in padişah sanıyorlardı.

Büyük fethin mimarı II. Mehmed ise artık tarih kitaplarında “Fatih Sultan Mehmed” olarak anılacaktı. Fatih Sultan Mehmed Han’ın şehre giren ordusuna söylediği: “Zinhar çocukları, din adamlarını, sizinle savaşmayan ihtiyarları öldürmeyin. Kadınlara dokunmayın. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin size lâyık gördüğü şerefin ehli olasınız” bu sözler,  bir fatihle işgalci arasındaki farkın en açık göstergedir.

Başardığı, sıradan bir fetih hareketi değildi. Zira bu fetihle yalnız bir çağ açıp kapanmamış; tüm Müslümanların gönüllerini de fethedilmişti.

Bugün dünya yeni fetihlere muhtaçtır

Fetih; açmak anlamına gelir. Fetih; bir yeri ve orada yaşayanları; bulundukları karanlık dehlizlerden hak ve hakikate çıkarmaktır.

İstanbul‘un fethiyle sadece bu topraklar üzerinde yaşayan insanların değil, Avrupa‘da ve o günün dünyasında yaşayan insanların hayatlarında muazzam bir açılım meydana gelmiştir. Sultan Fatih‘in havan topları, Bizans surlarını yıktığı gibi, Avrupa‘da şatolara sığınarak halkın emeği ve teri üzerinde saltanat süren feodallerin duvarlarını da yıkmıştır.

21 yaşında iken Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin övgüsüne ve müjdesine mahzar olan Fatih Sultan Mehmet Han‘ın, İstanbul‘u fethederek gerçek fethin ne demek olduğunu bütün dünyaya öğretmiştir.

566 yıl geçti… Artık Fatih Sultan Mehmed Han’ın fetih şuurunu yeniden kuşanma zamanı…

Bugün dünya yeni fetihlere muhtaçtır. Gönüllerin fethine… Huzur ve barışın insanlığı kuşatması için… İnsanca yaşamak için… Zulüm ve sömürünün sona ermesi için… İnsanlığın mutluluk ülkesine kanat açması için; Dünya genç Fatihlerin gönülleri fethetmesine muhtaç…. Haydi gençler gelin Fatih olup gönülleri yeniden fethedelim!

“Delikanlım işaret aldığın gün atandan,

Yürüyeceksin, millet yürüyecek ardından

Sana selâm getirdim, Ulubatlı Hasan‘dan.

Sen ki, burçlara bayrak olduğun kumaştasın,

Fatih‘in İstanbul‘u fethettiği yaştasın.”

Tarihin dönüm noktalarından biri olan İstanbul’un Fethinin 566. yıl dönümü heyecanını yaşıyoruz. Adıyla Şanıyla büyük olan İstanbul’un bağımsızlığını armağan eden Fatih Sultan Mehmet Hanı ve onun kutlu askerlerini büyük bir saygıyla anıyoruz. İstanbul’umuzun Fethi 566. kez kutlu olsun.

Paylaş.

Yazar Hakkında

Cevap yazın

eighteen − 18 =