Kihder Hanımları, Fütüvvet Buluşmaları’nda bir araya geldi.
Havanın soğuk olmasına rağmen oldukça sıcak bir atmosferde geçen buluşmanın bu ayki konuğu mimar ve yazar Ümmügülsüm Tat oldu. ‘Şehir ve Kadın’ temalı hasbihalde konuşan Tat, her yerde aynı kadın profilinin olduğunu, küreselleşen dünyada “ben bundan etkilenmiyorum, benim çocuklarım etkilenmiyor.” demenin gerçekçi olmadığını belirtti.
“Sosyal medya, dijital teknolojiler bunlar artık hepimizi kuşatmış vaziyette. Çocuğumuz bir oyun oynuyorsa artık biliyoruz ki ya televizyonda görmüş ya internette ya da onu internette gören bir arkadaşından etkilenmiştir.” diyen Tat, bizim kadınlar olarak ‘Şehirde kadın olarak ne yapıyoruz, şehirde kadın olarak nasıl yaşıyoruz. Kısacası bizim şehirlerimiz bize neyi anlatıyor?’ sorularını sormamız gerektiğine dikkat çekti.
Tat konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Geçen hafta Güney Afrika’ daydım. Kadınlar orada hem siyasi hem sosyal hayatta her yerdeler. “ne kadar güzel, memnun musunuz hayatınızdan” diye sordum. “Hiç memnun değiliz. Burada boşanma oranları çok fazla, her kadın muhakkak ikinci, üçüncü evliliğini yapıyor, çocukların masraflarını ise hep kadınlar karşılıyor.” diye yakınıyorlar. Tevafuktur geçtiğimiz günlerde de İngiltere’de bir akım başlattılar. İngiliz kadınlar ‘ev hanımı olmak istiyoruz.’ diyor. Bizim kadınlarımızın tersine! Biz işte ‘evde ütü yapmak istiyoruz, şehir hayatından çok yorulduk. Evde çocuk yetiştirmek istiyoruz. Sabah erken saatte kalkıp işe gitmek istemiyoruz. Kadınlığımızı yaşamak istiyoruz.’ diyorlar. Dünyanın neresinde olursa olsun kadınların ihtiyaçları birbirlerine çok benziyor. Çocukların ihtiyaçları birbirlerine benziyor. Kültürler arası ne kadar fark olursa olsun bu değişmiyor. Şehirler değişiyor ama kadınların ihtiyaç ve istekleri aynı. O zaman biz kadınlar olarak ‘Şehir bizim neyimiz?’ diye soralım kendimize.
Bizim ülkemizdeki şehirleşme sürecine bir de bakalım. Bu süreç 1960’lara kadar uzanıyor. Tabiki kadınlar bu noktada da oldukça etkili. Bu durum giyimlerine bile yansıyor. Köyden gelen kadınlar şalvarlarının üzerinden etek giyiyorlar. Hatta şehirli kadınlar da bu değişme sürecine gülüyorlar. Kadınlar fabrikalarda çalışmaya başlıyor. Muhafazakarlar köyden kente göç ettiklerinde şehirlerde ise cami sayısı artıyor. İmam hatip okullarının kuruluş süreci yine bu dönemde gerçekleşiyor. Nasıl Peygamberimiz ailesiyle birlikte Mekke’den Medine’ye hicreti, Medine’yi bir şehir hâline getirdiyse, nasıl Hz. Hacer’in oğlu Ismail’e su bulmak için ayağını yere vurarak suyu bulması, bize suyu ve şehri getirdiyse, kadın da şehre çok şey getirdi ve götürdü. Şu bir gerçek ki; kadın şehirden şehir de kadından çok etkileniyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Yine 28 Şubat süreci de kadınlar üzerinden yapıldı. En çok etkilenen kadınlar oldu.”
Hanımlar bu güzel sohbetten istifade ederken, her zamanki gibi çocuklarımız da palyaçolar eşliğinde eğlenerek, etkinlikler yaparak mutlu oldu.